Küresel Sera Gazı Emisyonlarının Sektörel Analizi

Mustafa Uysal
29 Aug, 20244 min read

Şimdi, sektörel emisyon dağılımlarını veri odaklı bir yaklaşımla ele alarak konuyu daha derinlemesine inceleyelim. Bu analiz, farklı sektörlerdeki emisyon trendlerine dair net bir görünüm sunacak ve küresel sera gazı emisyonlarının ana kaynaklarını daha iyi anlamamıza yardımcı olacak.

Enerji sektörü, küresel sera gazı emisyonlarının büyük bir bölümünü oluşturarak çevresel etkilerin ana kaynağı olarak ön plana çıkar. Elektrik üretimi, ısıtma ve ulaşım gibi alanlarda kullanılan enerji kaynaklarından açığa çıkan emisyonlar, toplam emisyonların %73,2’sini teşkil eder ve bu durum, enerji sektörünün iklim değişikliği üzerindeki etkisini açıkça ortaya koyar. Bu yüksek oran, sektörde gerçekleştirilecek her türlü iyileştirmenin, küresel emisyonları azaltma potansiyeline sahip olduğunu gösterir; dolayısıyla bu alanda yapılacak reformlar iklim krizi ile mücadelede kritik bir öneme sahiptir.

Sanayide enerji kullanımı, toplam emisyonlar içerisinde %24,2 ile önemli bir paya sahiptir. Sanayide enerji kullanımı, özellikle yüksek enerji gerektiren üretim süreçlerinde yoğunlaşır. Çimento, çelik, kimya gibi sektörler, enerji tüketiminin en yüksek olduğu alanlar arasındadır ve bu süreçlerde kullanılan enerji, çoğunlukla fosil yakıtlardan sağlandığı için yüksek miktarda karbondioksit emisyonu üretilir. Bu emisyonlar, küresel ısınma üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olup, bu sektörlerde sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş yapılması gerekliliğini artırmaktadır.

Taşımacılık sektörü de toplam emisyonların %16,2’sini oluşturur ve bu oran, özellikle fosil yakıtların yoğun kullanıldığı karayolu, denizyolu ve havayolu taşımacılığında kendini gösterir. Bu alanda karbon emisyonlarını azaltmak için elektrikli taşıtların kullanımının artırılması, biyoyakıtlar gibi alternatif enerji kaynaklarına geçiş ve toplu taşıma sistemlerinin etkinleştirilmesi gibi çözümler ön plana çıkar.

Binaların enerji kullanımı ise %17,5 ile toplam emisyonların önemli bir kısmını oluşturur. Isıtma, soğutma ve aydınlatma için harcanan enerji, özellikle yüksek karbon içerikli elektrik kullanıldığında, büyük miktarda sera gazı salımına neden olur. Bu alanda, enerji verimliliğini artırıcı bina tasarımları, yalıtım iyileştirmeleri ve yenilenebilir enerji sistemlerinin entegrasyonu, emisyonları azaltma potansiyeline sahiptir.

Enerji üretiminden kaynaklanan kaçak emisyonlar, %5,8 gibi daha düşük bir orana sahip olmasına rağmen, bu durum genellikle enerji santrallerindeki eski ve yetersiz ekipmanlardan veya enerji iletim ve dağıtım aşamalarında meydana gelen verimsizliklerden kaynaklanır. Bu sorunları gidermek için modernizasyon ve altyapı yatırımları büyük önem taşır.

Son olarak, tarım ve balıkçılıkta enerji kullanımı yüzde %1,7 gibi daha düşük bir oranla katkıda bulunsa da bu alanlarda kullanılan enerji genellikle yakıt tabanlı makineler ve ekipmanlar aracılığıyla sağlanır. Bu sektörlerde enerji kullanımının daha verimli ve çevre dostu yöntemlere dönüştürülmesi, küresel emisyonları azaltmada bizlere yardımcı olabilir.

Tarım, ormancılık ve arazi kullanımı, küresel sera gazı emisyonlarının önemli bir kaynağı olarak %18,4’lük bir paya sahiptir ve bu sektördeki emisyon kaynaklarının çeşitliliği, bu sektörü özellikle dikkate değer kılar. Bu sektördeki faaliyetler, karbon döngüsü ve atmosferdeki gaz kompozisyonu üzerinde doğrudan ve belirgin bir etkiye sahiptir.

Çiftlik hayvanlarından kaynaklanan metan emisyonları, bu sektörün emisyonlarının %5,8’ini oluşturur. Özellikle sığır, koyun, keçi gibi ruminant hayvanlar sindirim süreçleri sırasında metan gazı üretirler. Metan, atmosferdeki sera gazı konsantrasyonunu artıran güçlü bir gazdır ve yüksek küresel ısınma potansiyeline sahiptir.

Gübre kullanımı, özellikle azot bazlı gübrelerin tarım topraklarına uygulanması, nitrozoksit gibi güçlü sera gazlarının atmosfere salımına neden olur. Tarımsal toprakların işlenmesi ve gübreleme, toplam emisyonların %4,1’ine katkıda bulunur. Bu süreçler, hem topraktaki organik madde dengesini bozar hem de azot döngüsünü etkiler, bu da azot oksit emisyonlarının artmasına yol açar.

Mahsul yakma, tarım alanlarını temizleme ve arazi hazırlama amacıyla kullanılan bir yöntemdir ve bu, toplam emisyonların %3,5’ini oluşturur. Bu uygulama sırasında, bitkiler yakıldığında büyük miktarda karbondioksit ve diğer zararlı gazlar atmosfere salınır.

Ormansızlaşma, orman alanlarının tarım arazisine dönüştürülmesi veya diğer ticari amaçlar için yok edilmesi sürecidir ve %2,2’lik bir emisyon payına sahiptir. Ormanlar, karbon depolama konusunda hayati bir rol oynarlar; dolayısıyla, ormanların yok edilmesi, karbonun atmosfere salınmasına ve biyoçeşitlilik kaybına yol açar.

Ekim alanlarından kaynaklanan emisyonlar, %1,4 ile daha düşük bir paya sahiptir. Bu, tarım faaliyetleri sırasında toprağın işlenmesi ve bitkilerin büyümesi için gereken enerji kullanımından kaynaklanır. Pirinç ekimi, su altında kalan tarlalarda gerçekleşir ve metan emisyonlarına neden olur; bu, toplam emisyonların %1,3’ünü oluşturur. Çayır alanlarının yönetimi de özellikle hayvancılıkla ilişkili olarak, toplam emisyonların %0,1’ini temsil eder.

Atıklar ve doğrudan endüstriyel prosesler de küresel sera gazı emisyonlarına önemli katkılarda bulunur. Bu iki alan, sırasıyla %3,2 ve %5,2 oranında sera gazı salımına etki etmekte olup, çevresel etkileri ve bu etkileri yönetme yöntemleri üzerine dikkat çekmektedir.

Doğrudan endüstriyel proseslerden kaynaklanan emisyonlar, genellikle üretim süreçlerinde kullanılan malzemelerin kimyasal dönüşümleri sırasında ortaya çıkar. Bu kategoride, çimento üretimi en büyük paya sahip olup, toplam endüstriyel proses emisyonlarının %3’ünü oluşturur. Çimento üretimi sırasında kalsiyum karbonatın ısı ile ayrıştırılması sonucu ortaya çıkan karbondioksit, bu yüksek orana neden olmaktadır.

Kimyasallar ise, toplam endüstriyel proses emisyonlarının %2,2’sini temsil eder. Bu sektörde, plastikler, gübreler ve diğer kimyasal ürünlerin üretimi sırasında kullanılan ham maddelerin işlenmesi sonucu yüksek miktarda sera gazı salımı gerçekleşir.

Atık sektörü, toplam emisyonların %3,2’sini oluşturan bir paya sahiptir ve bu oran, atık su arıtımı ve düzenli depolama alanlarının yönetimi ile ilişkilidir. Atık su arıtma işlemleri sırasında, özellikle biyolojik arıtma proseslerinde metan ve nitrozoksit gibi güçlü sera gazları ortaya çıkar. Bu işlemler sırasında açığa çıkan gazlar, toplam atık sektörü emisyonlarının %1,3’ünü oluşturur. Düzenli depolama alanlarında katı atıkların çürümesi ise metan gazı üretimi için ana kaynaklardan biridir ve bu durum, toplam emisyonların %1,9’unu temsil eder.

Bu analizler, sektörel bazda sürdürülebilir uygulamaların ve çevre dostu teknolojilerin benimsenmesinin, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede ne kadar hayati olduğunu ortaya koymaktadır. Her sektördeki emisyon azaltma çabaları, daha sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmamızda kritik bir rol oynamaktadır.



Headquarter: Merdivenköy Mh. Nur Sk. A Blok K:12 D:115 Business, 34730 Kadıköy/İstanbul

R&D Center: Bilişim Vadisi, Muallimköy Mah. Deniz Cad. No: 143/8 C1 Blok Zemin Kat Kapı No: Z01 Gebze/Kocaeli

Copyright © 2024 Sustable, Inc. Tüm hakları saklıdır.